top of page

1) Interrail, Yunanistan - İlk Adım

  • Yazarın fotoğrafı: Alperen Çayırtepe
    Alperen Çayırtepe
  • 14 Ağu 2017
  • 3 dakikada okunur

Interrail Başlıyor!

Uyku tutmayan bir yaz gecesindeyiz. Uyku açık olan pencereden çıkmış, kaçmış. Çünkü o gecenin sabahında büyük bir macera başlayacak; İlk Interrail. Sabahın erken saatlerinde beni Ankara'dan İstanbul'a götürecek olan uçak var ve bir elimde uçak, bir elimde Interrail bileti. Nasıl uyku olsun? Öyle ya da böyle sabah olacaktı ve geçireceğim günlerin hayaliyle daldığım uykudan uyandım. Artık vakit geldi!

Herşey günler öncesinden zaten hazırdı. Hafif bir heyecan, fazlasıyla mutluluk duygusu ile birlikte son hazırlıklar tamamlandı ve Ankara Esenboğa Havalimanı'na doğru yola çıktığımda artık herşey geride kalmış ve bir hikaye başlamıştı. İstanbul’a vardıktan sonra ki uçak beni rotamın başladığı yere götürecekti; Atina, Yunanistan. İstanbul'a ulaştım ve yol arkadaşım, yoldaşım havalimanındaydı; beni karşıladı. Evet, sevgilimle beraber çıkıyorduk bu yola. Heyecan ve karmaşık duygular arasında iner inmez onu görmek benim için bir doping etkisi yarattı. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda check-in işlemi yaptıktan sonra sohbet, sigara derken zaman geçmiş ve yolculuğun başlayacağı o uçuşun saati gelmişti. Anons yapıldı ve haftalardır beklediğimiz o ses geldi; Atina uçağı 304-A numaralı çıkış kapısından yolcu alımına hazırdır, yolcuların uçağa gelmesi rica olunur. Uçak kalkıyor ve İstabul'u seyrederek güzel ülkemizden ayrılıyorduk. Yolculuk başladı!

Atina'ya indik ama durun, bi' saniye! Bu hava, bu hafif nemli iklim, bu güneş... İzmir'de miyiz be? Hayır hayır, İzmir'de Yunan bayrağı ne arar? Evet, burası Atina! İner inmez aldığınız o hava aklınıza direk o soruyu getiriyor; İzmir'mi burası? İlk durağınızın bu kadar tanıdık olması bildik topraklardaymışsınız hissi veriyor. Çok ince ama gerçekten iyi hissettiren bir ayrıntı. Havalimanından çıktık ve bir üst geçit ile kendimizi metro durağında bulduk. Allah'tan 387218 gün öncesinden şehirlerin ulaşım haritalarını telefonuma indirmişim. Hiç yabancılık çekmeden metro durağını bulduk ve mavi hattaki tren ile kendimizi Syntagma Meydanı'na attık. Metro'dan indiğimizde şehrin göbeğinde bulduk kendimizi. Arkamızda Parlamento Binası ve önümüzde uzunca uzanan Taksim vâri bir sokak. Eski yapı hiç zarar görmemiş. Burası gerçekten güzel! Kafamızı kaldırdığımızda sanki her an bizi izliyormuşçasına orada dimdik ayakta duran Akropolis'i görmek gerçekten farklı bir duygu. Mükemmel bir yapı! Sadece o değil. Bu şehir gerçekten tarihin kanlı canlı yaşadğı bir şehir. Gerçekten burası rotalarınızda olması gereken bir yer. Interrail yapmayı düşünüyorsanız komşudan geçin derim.

Şehir İstanbul, Ankara gibi bir başkente göre aşırı büyük değil ve her yer birbirine çok yakın. Ulaşım ise 'Bedava'! Günlük biletler alıyorsunuz ve denk gelirse bir biletçi kontrol ediyor. Fakat hiç rastlamadık. Riske girmeye değer mi? Fazlasıyla. Akşam saatlerinde Olympiakos Stadını da görelim diyerek Pire şehrine doğru metroya bindik. Pire'ye gelmeden önce ki son durak olan Faliro'da inerseniz stadyumu hemen yanınızda göreceksiniz. Faliro'da inip stadın etrafında bir kaç fotoğraf ve biraz turladıktan sonra kendimizi sahile attık. Hava mis gibi ve herkes çok rahat. Yabancılık çekmiyorsunuz, çektirmiyorlar. Bunu fırsat bilerek çadırımızı sahile kurduk ve artık dinlenmeye başladık. Bu arada; dalga sesleri ve free wifi gerçekten harika ikili arkadaşlar. Aşırı tavsiye edilir. Günü bitirip gözümüzü açtık ve ilk günü bitirmiş, ikinci güne sadece 7€ harcayarak geçmiştik. Şaka değil! Yeme içme dahil sadece 7€. Duşumuzu aldıktan sonra kahvaltı için tramvaya bindik ve tekrar Syntagma Meydanı'na gittik. Kahvaltı yaptık ve metro ile şehrin kuzeyinde bulunan tren garına doğru yola çıktık. Hedef Acharne!

Acharne'ye güzel bir metro yolculuğu ile gittik. Interrrail bileti nerde işimize yarayacak derken Kioto treninde biletçi geldi. Biraz gururlu ve göğsümüz kabarık şekilde Biletiniz nerede sorusuna 'Bizim Interrail biletimiz var' diyerek cevap verdik. Bu çok iyi bir duygu.

Kioto'ya ulaştık ama asıl amaç Patra şehrine ulaşmak. Tren yolu tadilatta olduğundan Kioto'da, indiğiniz yerde biletinizi göstererek ücretsiz otobüslerle Patra'ya ulaştık. Daha da güzeli bu otobüs sadece ve sadece turistlerden oluşuyor. Bu otobüste herkes sırt çantalı. Patra 45 derece! Yanıyor! Port’a otostopla geçtik ve indiğimiz gibi bilet gişesine giderek bizi İtalya'ya götürecek olan geminin biletleriniz aldık. O gemi gelmeyen gemilerden değil arkadaşlar, merak etmeyin :)

Gemiye bindik ve Yunanistan maceramızı arkamızda çok güzel anılarla ve 2 günle Patra’da bitirdik. Yunanistan maceramız burada sona eriyor ve İtalya bizi bekliyor! İstikamet Bari, İtalya!

Teşekkürler.

Patra/Yunanistan - Bari/İtalya Feribotu.

Yunanistan bayrağıyla birlikte arkada Patra.

Comentários


Dikkatini Çekebilir

Merhaba, ben Alperen! Balıkesir Üniversitesi mezunuyum. Her zaman daha çok gelismek adına elestiri ve fikirlere önem veririm ve bu yüzden görüs ve düşünceleriniz benim için degerli.

Her türlü soru, görüs ve önerileriniz için iletisime geçin. !

Alperen Çayırtepe

Soru ve Görüşleriniz için;

İtalya - Venedik
Norway - Trolltunga
Hollanda - Amsterdam
Fransa - Paris
İtalya - Cinque Terre
Interrail

© 2018 by Alperen Çayırtepe. Proudly created with Wix.

Tebrikler! Mesajınız alındı.

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Google+ Icon
  • Grey YouTube Icon
  • Grey Pinterest Icon
  • Grey Instagram Icon
bottom of page